Karbon Ayak İzi Nedir?

Ulaşım, hayvancılık, endüstri, sanayi, atık maddeler gibi konularda enerji olarak fosil yakıtların kullanılması, atmosfere salınan eşdeğer karbondioksit miktarını günden güne arttırıyor. Normal süreçte doğa, atmosferde bulunan sera gazlarının dengesini sağlayabilir. Ancak insan faaliyetlerinin etkisi doğrudan veya dolaylı olarak sera gazı salınımına neden oluyor. Karbon ayak izi ise bir bireyin, bir ailenin, bir ülkenin veya bir kuruluşun sürdürdüğü faaliyetler sonucu atmosfere saldığı sera gazlarının içinde bulunan karbondioksit miktarının ton bazında ölçülmesini ifade ediyor. Bu durumda da enerji tüketiminin yüksek olduğu endüstriyel faaliyetlerin yanı sıra günlük kişisel tercihler de karbon ayak izini artırabileceğinin bilincinde olmak gerekiyor. Karbon ayak izini ölçmek ise bu kötü gidişatı kontrol altına alabilmek için ne ölçüde çalışmalar yapılması gerektiğine dair bilgi veriyor. Doğal kaynakların üretilmesi için dünya üzerindeki üretken alanların sayısı biyolojik kapasite olarak adlandırılır. Karbon ayak izi hesabı, bu üretim için daha ne kadarlık bir biyokapasiteye ihtiyaç olduğunu gösterir. Küresel Ayak İzi Ağı (Global Footprint Network) tarafından yapılan araştırmaya göre en büyük karbon ayak izine sahip olan ülkeler arasında Çin, ABD ve Hindistan bulunuyor. Türkiye, İtalya ve Almanya’nın aralarında bulunduğu pek çok farklı ülke ise daha fazla biyokapasiteye ihtiyaç duyuyor.

İklim Değişikliği Nedir?

Küresel bir sorun olan iklim değişikliği; ekosistemi, gezegenin varlığını ve insanları etkilemenin yanı sıra dünya ekonomisini de etkiliyor. İklim değişikliği, atmosfere salınan zararlı gazların artışıyla birlikte küresel sıcaklık artışının uzun vadede hızlanmasıyla ortaya çıkan bir sorun olarak tanımlanmktadır.

İklim Değişikliğinin Yıkıcı Etkileri Nelerdir?

İklim değişikliğinin etkileri sadece hava sıcaklığının günden güne kontrolsüz bir şekilde artmasıyla sonuçlanmıyor. Seller, aşırı hava olaylarının sıklığı, buzulların erimesi, deniz ve okyanus suyu seviyelerinin yükselmesi, ekolojik dengenin bozulması gibi olumsuz etkileri bulunuyor. Bu etkiler sebebiyle insanlar, diğer canlılar ve küresel ekonomiler de risk altında oluyor.

Karbon Emisyonları ve İklim değişikliği Arasında Bir Bağlantı Var mı?

Karbon emisyonu, sera gazlarının atmosfere yayılması anlamına geliyor. İklim değişikliğinin en büyük sebebi ise başta kömür olmak üzere fosil yakıt kullanıma bağlı olarak artan sera gazları. İklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini kontrol altına almak için ise karbon salınımını azaltmak gerekiyor.

Harekete Geçme Zamanı: Karbon Ayak İzimizi Nasıl Azaltabiliriz?

Karbon ayak izi ölçümü; bireylerin, kurumların ve ülkelerin iklim değişikliğini kontrol altına almasını sağlayacak adımlardan biri. Karbon ayak izinin hesaplanmasının hedef belirlenerek buna göre azaltılması, küresel ısınmanın yıkıcı etkisini kontrol altında tutarak ekosistemin de gelecek nesillerin de yaşam kalitesini korumasını sağlayacaktır. Kyoto Protokolü ve Paris İklim Anlaşması gibi küresel anlaşmalarla karbon ayak izinin küçültülmesi hedefleniyor. Karbon ayak izinin oluşmasına neden olan insan faaliyetlerinin farkında olarak atılacak küçük adımlar, büyük farklar doğurabilir. Karbon ayak izimizi bireysel olarak azaltacak adımları şu şekilde sıralayabiliriz:
  • Araç kullanmak yerine bisiklet kullanımını ya da yürümeyi tercih etmek
  • Elektrikli ve elektronik aletlerin seçimini verimliliği yüksek olanlardan yana kullanmak
  • Kullanılmayan elektrikli ev aletlerini kapalı tutmak
  • Güneş panellerinden enerji sağlamak
  • Yalıtım yapmak
  • Yeşil alanları korumak, Çevre temizliğine dikkat etmek
  • İklim değişikliği konusunda bilinçlenmek ve bilinçlendirmek
İklim kriziyle mücadeleye katkı sağlamak için enerji verimliliği projeleri geliştiriyor, yenilenebilir enerji sistemlerine yatırım yapıyoruz. Ayrıca enerji tasarruflu ürünlerimizle müşterilerimizin karbon ayak izlerini azaltmaya da katkıda bulunuyoruz.

Geleceği Şekillendirmek için Net Sıfır Hedefi:

İklim krizinin yıkıcı etkilerini önleyebilmek için yapılacak çok şey var. Bunlardan biri de gezegenimiz için önemli bir sürdürülebilirlik adımı olan Paris İklim Anlaşması’nın belirlediği net sıfır hedefi. Zamana karşı verilen ve gezegenin geleceğini şekillendirecek bu yarışta net sıfır hedefi; karbon salınımını 2030 itibarıyla yarı yarıya azaltmak, 2050 yılına kadar ise tüm gezegende ulaşmak olarak belirlendi. Peki, iklim değişikliğini bu kadar etkileyen ve dünya ülkeleri tarafından hedef olarak belirlenen “net zero” tam olarak ne demek? Gelin, bir diğer ifadeyle net sıfır emisyon konusunu daha detaylı inceleyelim.

Net Zero Hedefi Nedir?

Sera gazları, atmosferde bulunan ısıyı hapsederek gezegenin ısınmasını sebep olur. Bu durum da iklim krizinin büyümesine yol açar. Net zero ya da net sıfır emisyon hedefi ise karbondioksit (CO2) de dahil olmak üzere tüm sera gazı emisyonlarının dengelenmesi anlamına gelir. Bu hedef doğrultusunda daha önce verilen tahribatın tamiri olmasa da emisyonları düşük tutarak iklim krizinin yıkıcı etkilerini kontrol altına almak hedefleniyor.

Net Zero Emisyon ile Karbon Nötr Farkları Nelerdir?

İklim değişikliğine sebep olan birincil sera gazı karbondioksittir. Bu nedenle karbondioksit salınımının önlenmesi ya da azaltılması, çevreye verilen en büyük katkılar arasında yer alıyor. Net zero hedefinde tüm sera gazlarının emisyonlarının dengelenmesi söz konusuyken karbon nötr de atmosfere salınan karbondioksit emisyonlarının dengelenmesi anlamına geliyor.

Net Sıfır Emisyon Hedefine Ulaşmanın Önemi:

1.5 Derece ve 2 Derece Arasında Ne Fark Var?

Kuraklık, sel ve buzulların erimesi gibi iklim değişikliğinin sebep olduğu bir dizi kötü senaryo bulunuyor. Gezegenimiz halihazırda bu durumlarla karşı karşıya. Ekosistemin ve canlıların varlığının devam edebilmesi için Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) ise veriler ışığında küresel ortalama sıcaklıkların 1,5°C eşiğinin altında kalma uyarısında bulunuyor. Birçok devletin iklim konusunda ortaklık kurduğu Paris İklim Anlaşması da iklim krizinin önüne geçmek için küresel sıcaklık artışını en fazla 2°C ile sınırlandırmayı, mümkünse 1,5°C’nin altında tutmayı amaçlıyor. WWF-Türkiye’nin (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) yayınına göre IPCC, “Ortalama yüzey sıcaklığındaki artış 1,5°C’yi bulduğunda %100 artması beklenen sel riski, 2°C’lik ısınmayla %170’e ulaşacak.” ve “Şiddetli kuraklığa maruz kalan insan sayısı 1,5°C’lik artışta 350 milyona, 2°C’lik artışta ise 410 milyona çakabilir.” diyor. Kısacası 1.5℃ ile 2℃ arasında çok fark yokmuş gibi görünse de aşırı sıcak hava dalgasından etkilenme oranını hayli artırıyor. Ekosistemin devamlılığı ve doğal kaynakların tükenmemesi için ise bu sınıra uymak şart. İklim değişimini durdurmak mümkün olmasa da kontrol altına almak ancak bu şekilde mümkün olabilir.

Net Sıfır Hedefine Ulaşmak İçin Neler Yapılabilir?

Emisyon azaltımını sağlamak, küresel bir iş birliği ile mümkün olduğu için dünyanın farklı noktalarında yer alan pek çok farklı devlet bu konuda destek sağlıyor. 100’den fazla ülkenin imzaladığı Paris İklim Anlaşması’nın net sıfır hedefine ulaşmak, yaşadığımız gezegenin yaşanabilirliği için çok önemli. Şimdiye kadar 9 ülke net sıfır hedefine ulaşabildi. Türkiye ve diğer imzacı ülkelerin de 2053 yılına kadar net sıfır hedefine ulaşması bekleniyor.

Net sıfır hedefine ulaşmak için uygulanabilecek adımları bu şekilde sıralayabiliriz:

  • Kömür gibi fosil yakıt kullanımı yerine yenilenebilir enerji kaynakları tercih edilebilir.
  • Paris İklim Anlaşması gibi küresel çapta önemli olan ekolojik anlaşmalara uyulabilir.
  • Karbon yakalama ve depolama teknolojilerine yatırım yapılabilir.
  • Ormanların, yeşil alanların korunması için çalışmalar hızlandırılabilir.
  • Özellikle sanayi ve imalat sektörü tarafından enerji tasarrufuna yatırım yapılabilir.
Bireysel olarak da enerji tasarrufu yapılabilir, gıda israfı yapmamaya dikkat edilebilir. Ayrıca araç kullanmak yerine yürümek veya bisiklete binmek, atık azaltımı ve geri dönüşüm yapmak, net sıfır hedefine ulaşma konusunda karbon emisyonunu azaltmak adına katkı sağlayabilir.

Net Sıfıra Geçişin Zorlukları ve Fırsatları: Bilinmesi Gerekenler

Yeni bir düzen kurmak, eski düzenin alışkanlıklarını bırakmak elbette kolay değil. İşletmeler için maliyetli süreçler söz konusu olabilir. Ancak enerji fiyatları günden güne artarken yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yaparak hem karbon salınımı azaltılabilir hem de enerji maliyetleri düşürülebilir. Net sıfır konusunda şirketler kurumsal duruş geliştirip karbon ayak izini azaltarak tedarikçilerini, müşterilerini ve  iş birliğinde olduğu kurumları buna teşvik edebilir. Bu konuda kurumsal sosyal sorumluluğun verdiği güçten faydalanılarak adımlar daha hızlı atılabilir. Karbon ayak izlerinin büyük kısmı tedarik zincirlerinden geliyor. Bu nedenle şirketlerin yeşil tedarik zincirini tercih ederek iklim krizinin kontrol altına alınmasına destek vermesi önemli. Bu konu çok fazla çaba ve kaynak gerektirse de şirketlerin varlıklarının uzun ömürlü olmasını sağlıyor. İklim krizinin yarattığı sorunlar bilinen bir gerçek ve ne yazık ki devam edecek. Bu durumun bilincinde olan şirketlerin ise kısa vadeli kazançlar için karbon-nötr çalışma yapmayan şirketlere göre krizlerden daha başarılı çıkması şaşırtıcı olmayacaktır.